Akdenizde Bir Ada: Kuzey Kıbrıs
I. Kıbrıs’ın Coğrafyası:
Toprakları kuzeyde Dipkarpaz, batıda Güzelyurt, güneyde de Akıncılar'a doğru yayılır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Kıbrıs Cumhuriyeti toprakları arasında Birleşmiş Milletler’in kontrolünde tampon bölge bulunmaktadır.
II. Kıbrıs’ın Ekonomisi:
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti uluslararası camiada tanınmamasından dolayı ekonomik olarak Türkiye'den yardım almaktadır. Tedavüldeki para birimi Türk Lirası'dır. KKTC'nin neredeyse tüm ithalat ve ihracatı Türkiye üzerinden gerçekleştirilir.
III. Kıbrıs Tarihine Bir Yolculuk
A)Kıbrıs’ın Tarihi: Tarih boyunca sırasıyla; Antik Mısır, Hitit, (tekrar)
Mısır, Fenike ve Asurluar’ın egemenliği altında olan Kıbrıs, MÖ. 669’da kısa
bir dönem bağımsızlık kazandıysa bile tekrar Mısır firavunu Amasis tarafından
kontrol altına alındı.
Kıbrıs II. Selim hükümdarlığı esnasında,
Lala Mustafa Paşa komutasındaki ordu 1571de fethedilmesinden sonra Osmanlı
idaresine girdi. Bu dönemde burada yaşayan yerli halkın nüfusu 150.000 idi.
Fethin ardından Karaman’dan adaya göç ettirilen Türk’ler, adanın ilk Türk
sakinleridir.
B)Enosis Ayaklanması: Osmanlı Tarihinde
93 Harbi olarak adlandırılan, 1877-1878 Rus-Osmanlı savaşında Osmanlı Devleti
yenilince Rus’lara ödün vermemek için adayı Birleşik Krallığa kiraladı. Fakat
Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşında Almanya’nın safına geçince Lozan
Anlaşmasının 21. maddesi gereğince uygulanıp adanın Birleşik Krallığa ilhakı
tanındı(1925) Bundan 6 yıl sonra Ekim 1931’den itibaren Rumlar Enosis isteğiyle
ayaklandı. Yunanca bir kelime olan Enosis, halkın Birleşik Krallıktan ayrılıp,
Yunanistan’a bağlanma isteğinin çığlığıydı. Politik olarak ise bu terim; “bir
ülkenin sınırlarına dahil olma, birleşme” anlamına gelmektedir. Bunun için
plebisit yaptılar ama bu istek Birleşik Krallıktan veto alınca ve Türk
Topluluğu da Enosis’e karşı olduğunu açıklayınca ortalık kızıştı. Türk-Rum
çatışmaları yaşanmaya başladı. Nikodimos Milanos önderliğinde başlayan bu
ayaklanmada 6 kişi hayatını yitirdi.
C)EOKA’nın
kuruluşu: Yunanistan Hükümeti 1954 yılında Birleşmiş Milletlere Self
Determinasyon’un Kıbrıs için de uygulanması yolunda başvurdu. Ama Türkiye’nin
de reddettiği bu başvuruyu BM’de reddetti ve gerekçe olarak da “adada iki etnik
kökenden” insanın yaşıyor olmasını sundu. Self Determinasyon ilkesiyle BM’ye
başvuru yapıldıktan sonra EOKA adında bir örgüt kurdu. EOKA; Kıbrıslıların
Milli Mücadele Örgütü anlamına gelir ve Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması için
mücadele eder. 1950 yılında Georgios Grivas önderliğinde kurulan EOKA, 20
Temmuz 1974 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Harekatı sonucunda
dağılmıştır.
D)Kıbrıs
Cumhuriyeti’nin Kurulmasında İngiltere-Türkiye-Yunanistan Garantörlüğü: 11
Şubat 1959 tarihinde Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan devletleri
Kıbrıs’taki Türk ve Rum toplulukları arasında Zürih Anlaşmasını imzaladılar. Türk
tarafını Fazıl Küçük’ün temsil ettiği bu anlaşma Kıbrıs Cumhuriyetini ve onun
anayasasını kabul eden bir anlaşmadır. Bunu takiple 19 Şubat 1959’da imzalanan
Londra Anlaşması ile de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 16 Ağustos 1960’da resmen
kurulmasının temelleri atılmış oldu.
IV. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin
Kurulmasına Giden Yol
a)Barış
Harekatına Zemin: Kıbrıs Cumhuriyeti
1960’da kurulduktan sonra her iki topluma da nüfuslarına göre her kurumda
yeterli temsil hakkı tanındı. Ama Kıbrıs Cumhuriyeti cumhurbaşkanı III.
Makarios 13 maddelik bir anayasa değişikliği sundu. Ve bu maddelerden biri
anayasanın değişmez ilkesi olan ve Kıbrıs Türkü Başkan yardımcısının veto
hakkının kaldırılması, ayrı belediyelerin ortadan kaldırılması gibi o dönem
tehlike arz edecek maddeler de bulununca işin rengi değişti. Türkiye bu
değişikliği kabul etmeyeceğini bildirdi. Kıbrıs Türklerinin de reddi üzerine Rum-Türk
çatışması yeniden alevlendi. Resmi görüşmeler de fayda etmeyince Türkiye
Cumhuriyeti askerî müdahelede bulanacağını açıkladı. TBMM’nin yetki vermesiyle
birlikte Türkiye’nin uçakları Kıbrıs üzerinde boy göstermeye başladı. Donanma
ve çıkarma birlikleri harekete geçti. ABD’nin arabuluculuğuyla, Yunanistan
birlikleri geri çekilince harekât durduruldu. 1964’de gizlice ada’ya giden Rauf
Denktaş Yunanlılar tarafından tutuklandı ama itirazlar üzerine bu tutukluluk
çok sürmedi ve serbest bırakıldı. Bu olaylar tarihte 1963-1964 olayları diye
anılır.
1974 darbesi olarak anılan darbe ise
TSK’nın harekât düzenlemesine neden olan son somut olaydır. Milliyetçi Rumların
III. Makarios’u devirmek için Lefkoşa başkanlık sarayını basacağını daha
önceden istihbarat alan Makarios’un sarayın arka bahçesinden Londraya
kaçmasıyla başlamış, EOKA’nın tanınan siması Nikos Sampson’un geçici devlet
başkanı olmasıyla birlikte sona ermiş bir darbedir.
b)Birinci
Harekât: 20 Temmuz 1974 sabahı
Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs’a havadan indirme ve denizden çıkarma yapmaya
başladı. Rumlar, daha öncede adaya müdahale edemeyen Türklerin yine etkisiz
olacağını sanıp, yanıldı ve etkili bir çatışma akşamüzeri başladı. Türk
Birlikleri önce Girne’ye daha sonra Lefkoşaya giriş yaparak bu hattı
birleştirdi.
22 Temmuz 1974 tarihinde
ateşkes ilan edildi. Bu müdahale sonucunda Yunanistan cunta idaresi ve Kıbrıs
Cumhuriyetindeki Nikos Sampson hükümeti görevini bıraktı.
Bu harekâtın başlamasından
kısa bir süre sonra “Biz aslında savaş değil, barış için, sadece Türkler’e
değil Rumlar’a da barış getirmek için Ada’ya gidiyoruz.” diyerek harekatı
başlattığını belirten konuşmada; “savaş”ı, “barış” olarak oksimoron bir
vaziyette halka sunduğunu da unutmamak gerekir.
c)İkinci Harekat, “Parola; Ayşe Tatile
Çıksın” : Cenevre’de süren barış
müzakerelerinden sonuç alınamayacağını anlayınca harekatın yeniden
başlayacağını belirten “Ayşe Tatile Çıksın” parolasını Türk Dış İşleri Bakanı
Turan Güneş, Bülent Ecevit’e sundu. Bunun üzerine 13 Ağustos’ta Türk Birlikleri
ilerlemeyi tekrar başlattı. Türk Birlikleri 14 Ağustos’ta başkent Lefkoşa’ya,
15 Ağustos’ta da Lefke ve Magosa’ya girdi. Bu harekâttan sonra KKTC’nin
sınırları çizildi.
Sonuç
olarak; Yunan Temyiz mahkemesi, Türk ordusunun askeri müdahalesini meşru
gören bir açıklama yaptı. Ve müdahalenin koşullarını hazırlayanların Yunan
subayları olduğunu söyleyerek, suçluları siyasi bir dille mimledi. Bu
harekatın, ya da diğer bir söylemle savaşın kayıpları şöyleydi; TSK; 498 ölü,
1200 yaralı. Kıbrıs Türkleri; 350 ölü, 1000 yaralı. Rumlar ve Yunanlılar; 4bin
ölü, 12bin yaralı.
d) Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kuruluşu; Kıbrıs Harekâtı sonrasında 1976’da Kıbrıs
Türk Federe Devleti Kuruldu.15 Kasım 1983’de ise self determinasyon kararı oy
birliği ile alınıp KKTC kurulmuştur. Bu bildirgeyi halka Rauf Denktaş okudu. Bu
karar bir çok ülkenin dikkatini çekti ve BM Güvenlik Konseyi 18 Kasım’da aldığı
bir kararla bu kararı kınadı ve bu kararı ayrılıkçı bir hareket olarak tanımladı.
IV. KKTC’yi Tanımak:
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bugün BM-AB-ABD gibi bir çok örgüt ve ülke tarafından tanınmıyor. Bunların sebebini açıklamaya koyulursak iki sebepli bir sonuca varmış oluruz. Birincisi; Türk tarafının da savunduğu gibi, bu ülke ve örgütlerin Kıbrıs Türklerinken yeterince sömüremeyecek olması ve ambargolardan tedirgin oluyor olması. İkincisi ise; diğer tüm ülkeler gibi Türkiye’nin işgalci bir devlet olduğu ve emperyalist tutkularla Kuzey Kıbrıs’ı elinde tuttuğu için…
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bugün BM-AB-ABD gibi bir çok örgüt ve ülke tarafından tanınmıyor. Bunların sebebini açıklamaya koyulursak iki sebepli bir sonuca varmış oluruz. Birincisi; Türk tarafının da savunduğu gibi, bu ülke ve örgütlerin Kıbrıs Türklerinken yeterince sömüremeyecek olması ve ambargolardan tedirgin oluyor olması. İkincisi ise; diğer tüm ülkeler gibi Türkiye’nin işgalci bir devlet olduğu ve emperyalist tutkularla Kuzey Kıbrıs’ı elinde tuttuğu için…
SONUÇ: Bir
ülkenin tanınmaması demek, o ülkenin uluslar arası haritalarda hayalet olması
demektir. Türkiye tarafından da, ada tarafından da pervasızca milliyetçi
gayelere tutsak olan bu adanın işgalci yerlileri(her iki kesimden de) Türkleri
de, Yunanlıları da, İngilizleri de istememektedir. Fakat, amiyane bir tabirle
fitneci uluslar hâlâ bu ülkelere sempati yaratmaya çalışmaktadır. Ve sonuç
olarak Kıbrıs’ın her iki tarafı da hâlâ işgal altındadır.
(Marbling'in essay taslakları...)
Yorumlar
Yorum Gönder